8 Nisan 2015 Çarşamba
1 Nisan 2015 Çarşamba
SEMAZEN ANLAMI |
Mevlevîlik deyince ilk akla gelen semâ, lügatte işitmek mânâsındadır. Terim olarak, mûsikî nağmelerin dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçip dönmektir. Hz.Mevlânâ zamanında belli bir nizâma bağlı kalmaksızın dînî ve tasavvûfî bir coşkunluk vesîlesiyle icrâ edilen sema’, sonradan Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi zamanından başlayarak Pîr Âdil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alınmış, sıkı bir nizâma bağlanmış; icrâsı öğrenilir ve öğretilir olmuştur. |
Alâeddin Tepesi, Türkiye'nin Konya ilinin merkezine bağlı Karatay ilçesinde yer alan tepe. 450 x 350 metre boyunda olup, 20 metre yüksekliğinde olan tepe, höyük olarak adlandırılan prehistorik yerleşim yerlerinden biriydi.
1941 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yapılan kazılar sonucu tepedeki ilk yerleşimin MÖ 3000'ler de, Erken Tunç Çağında başladığı anlaşıldı. Bu dönemden sonra sırasıyla Frig , Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de yerleşim yeri olarak kullanılmaya devam edildi. Günümüzde ise tarihi değerinin yanı sıra bir mesire yeri konumundadır.
Fıkralarıyla meşhur Türk nüktedanı. 1208 yılında Sivrihisar’a bağlı Hortu köyünde doğdu. Bu köyün adı şimdi Nasreddin Hoca olarak değiştirilmiştir.
Babası Hortu’da imamlık yapan Abdullah Efendi, annesi Sıdıka Hanım’dı. İlk öğrenimini babasından gördü. Arapça ve din bilgileri öğrendi ve Kur’ân’ı ezberledi. Sivrihisar ve Konya medreselerinde okudu. Babasının ölümünden sonra köyünde onun yerinde imamlık yaptı.
Konya’dan hocası olan mutasavvıf Seyyid Mahmud Hayrânî’nin Akşehir’e geçmesi üzerine 1237’de o da Akşehir’e yerleşti. Ölünceye kadar Akşehir’de kaldı. Müderrislik ve kadılık yaptı. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca biçimini almıştır.
Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan aşırı sevgisi yüzünden, söylentilerle karışmış, yer yer olağanüstü nitelikler kazanmıştır.
Kendisine nispet edilen güldürücü hikayelerin büyük bölümü uydurmadır. Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi, Nasreddin Hoca, “Bu hikayelerin zekâtı olan kırkta biri bile kendisine verilse...” onu da kabul edecektir.
İstanbul’da Nasreddin Hoca soyundan kimselere ait 18. ve 19. Yüzyıllardan kalma mezar taşları vardır.
Hoca, 1284 yılında Akşehir’de vefat etti. Akşehir kalesinin güneydoğu yönünde bulunan mezarlığa gömüldü.
Mevlana Celaleddin-i Rumi, dönemin İslam kültür başkenti Bel şehrinde medrese hocalığı yapan ve halk arasında Sultan-ı Ulema(Hocaların Sultanı) unvanıyla anılan Bahaeddin Veled’in oğludur. Özellikle yazdığı Mesnevi eseriyle günümüzde bile Dünya’da en çok tanınan şairlerden biridir.
Barış, kardeşlik, sevgi, hoşgörü alanlarında yazdığı şiirler pek çok dile çevrilmiş, eserleri milyonlarca okuyucuya ulaşmış ve onların düşünce dünyalarını değiştirmiştir. Babası Bahaeddin Veled’in vefatının ardından 1232 yılında Konya’ya gelen Seyyid Burhaneddin tarafından eğitilmiş, ona dokuz yıl boyunca hizmet vermiştir. Mevlana 17 Aralık 1273’de ölmüştür. Mezarını ziyaret etmek ve hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için Konya'daki Mevlana Türbesini ziyaret edebilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)